In English

21 Mayıs 2016 Cumartesi

Kroyçer Sonat

                Lev Tolstoy’dan Kroyçer Sonat ahlak, kadın-erkek ilişkileri, evlilik gibi konuların işlendiği kısa sayılabilecek bir roman. Kitap yaşı ilerlemiş bir devrimcinin, Pozdnişev’in, başından geçen evlilik hikâyesini kendi ağzından anlatması üzerine kurgulanmış. Romancılığın en büyük üstatlarından Tolstoy, toplumsal ahlakının bozulmasını romanına konu ederek bu soruna dikkat çekmek istemiş olabilir. Kitabı okurken 1889 Rusya’sında bizimkilere çok benzeyen örf ve adetler olması en çok dikkatimi çeken şeylerden biri oldu. Kroyçer Sonat küçük, kısa bir kitap fakat Tolstoy’un öylesine hakiki tespitleriyle ve fikirleriyle bezenmiş ki kitabın okuyucuya kattıkları ebadının çok ilerisinde. Kitabı okurken Pozdnişev’in bazı fikirlerine katılmasam da kitabın yaklaşık 130 sene öncesinde yazıldığını düşününce ona daha fazla hak vermeye başladım. Ayrıca ne kadar önemli bir ayrıntı bilmiyorum ama ben romanın 1992 yılında Varlık Yayınları’ndan çıkan baskısını okudum. Bugün birkaç farklı kitabevi tarafından yapılan baskıları mevcut. Kitabın sonunda Tolstoy’un okuyucuların mektupları üzerine kaleme aldığı bir de sonsöz bölümü bulunmakta.

16 Mayıs 2016 Pazartesi

1984

                 George Orwell’in 1948 yılında kaleme aldığını okuduktan sonra öğrendiğim ‘1984’ romanı distopik bir eser. Yazarın romana 1984 demesi ve olayların 1984’te geçmesi 1948’deki 4 ve 8’in yer değiştirmesiyle ortaya çıkartılmış.

                1948’te yazılan 1984’te geçen ve 2016 yılında okuduğum romanın bende ortaya çıkardığı etki derin oldu. Olaylar baskıcı kelimesinin çok hafif kaldığı bir iktidar tarafından yönetilen distopik Okyanusya ülkesinde geçiyor. Öyle ki kendisine Parti diyen iktidar, halkına yalan söylüyor, onları uyutuyor, sindiriyor ve sömürüyor. Gelinen teknolojik seviye sayesinde her yurttaş özel hayat önemsenmeksizin denetim ve kontrol altında tutuluyor. Parti düşünmeye, sevmeye, insani ilişkilere düşmanca karşı. Devlet denen şey Parti’nin sonsuz iktidarını sağlamak üzere dizayn edilmiş.
               
              İşte böyle bir ülkede yaşayan Winston Smith bakanlıkların birinde çalışan sıradan bir vatandaş. Fakat herkes gibi olamıyor. Düşünmek denen o insani eylemi Parti’nin emrettiğinin aksine işlemekten kendini alamıyor. Hatta çok daha ileri gidip, düşünmek ve sorgulamak konusunda kendisi gibi birisine, Julia’ya, âşık oluyor. En sonunda da Parti’nin eline düşüyor.


                George Orwell insanların nasıl bir koyun sürüsü gibi yönetilebileceklerini büyük maharetle ortaya koymuş, 1984 insanı düşünmeye teşvik ediyor. Günümüzle de ortak ayrıntılar yakalayabileceğiniz 1984 romanı dünyamızın Okyanusya’ya doğru koşar adım gittiğini aklınıza getirecek. Sadece tercih edilen metodoloji farklı diye düşüneceksiniz. Bu açıdan roman asla eskimeyecek, demode olmayacak bir klasik bence. Demokrasi, eşitlik, insan hakları gibi kavramları kitabı okuduğunuz sırada fazlaca sorgulayacaksınız. Zaten bence yazarın amacı da tam olarak bu.

                     Can Yayınevi
                     Çeviren: Celal Üster

15 Mayıs 2016 Pazar

Fareler ve İnsanlar

         John Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar kitabını düşününce ilk aklımda beliren şey kitabın salt gerçekçiliği oluyor. Öyle yalın bir şekilde anlatılıyor ki öykü kendinizi romanın geçtiği çiftlikte olayları bir köşede oturup seyrediyor gibi olabiliyorsunuz. Romanın ana karakterleri birbirinden oldukça farklı iki dostun birbirleriyle ve çevredekilerle olan ilişkilerini büyük bir ustalıkla işleyen Steinbeck akıcı ve sade bir dil kullanmış. Sayfalar geçip giderken olayın içine derinden dâhil ediyor sizi usta yazar. Fareler ve İnsanlar ayrıca düşündürücü bir kitap. Cereyan eden olaylar karşısında ‘Ben olsam ne yapardım?’ sorusunu bolca sorduruyor.  Kitabın bir diğer güzelliği ise geçtiği dönemin özelliklerini çok başarılı bir şekilde yansıtması. Kısacası Fareler ve İnsanlar okuyucusuna çok şey katacak bir başyapıt.


Sel Yayınları
Çeviren: Ayşe Ece